Yetişkinlerde görülen besin reaksiyonlarıyla sıklıkla karşılaşmaktayız. Yetişkinlerde besin reaksiyonları IgE’ye bağlı, non-IgE’ye bağlı, hem IgE hem de non-IgE’ye bağlı ve IgE’ye bağlı olmayan ve immünolojik olmayan besin intoleransına bağlı gelişebilmektedir. IgE’ye bağlı besin alerjisinin 4 farklı çeşidi vardır. Bu dört farklı besin alerjisi karşımıza farklı belirtilerle çıkmaktadır. Bu makalede IgE’ye bağlı besin alerjisinin çeşitlerini sizler için kaleme aldık.

IgE’ye Bağlı Besin Alerjisi Çeşitleri Nelerdir?

  • Alerjik şoka neden olan besin alerjisi,
  • Memeli etlerine gecikmeli alerjik şok belirtileri yapan, reaksiyon gösteren besin alerjisi,
  • Besine bağlı, egzersizle tetiklenen ve alerjik şok gelişen besin alerjisi,
  • Oral alerji sendromu.
  1. Alerjik şoka neden olan besin alerjisi

İlk ve en yaygın olanı tipik bir anafilaktik tip besin alerjisidir. Bu reaksiyonlar potansiyel olarak yaşamı tehdit eder ve alerjik besin alınmasıyla hızlı başlangıcıyla (3 saat içinde) karakterize edilir ve ürtiker, anjiyoödem, bronkospazm, bulantı, kusma, bazen ishal ve ciddi vakalarda  hipotansiyon, bilinç kaybı ve şoka (anafilaktik şok) bağlı baş dönmesidir.

  1. Memeli etlerine gecikmeli alerjik şok belirtileri yapan reaksiyon gösteren besin alerjisi

İkinci besin alerjisi türü, memeli etlerine gecikmeli anafilaktik bir reaksiyondur. Alerjenik epitop a-gal’dır, primer olmayan memeli proteinleri üzerinde yaygın olarak eksprese edilen bir karbonhidrattır; bu koşullara a-gal alerjisi a-gal sendromu denir ve bu alerjisi olan hastalarda antikanser ilacı setuksimabına ciddi reaksiyonlar görülebilir. A-gal sendromu giderek artan bir durumdur ve yalnız yıldız kene tarafından kene ısırıklarına ikincildir. Bu benzersiz alerji türü ilk olarak, yalnız yıldız kenelerine ve chigger’lara maruz kaldığı Amerika Birleşik Devletleri’nin güney eyaletlerinde tanımlandı ve dünyada giderek daha fazla rapor edildi. Avustralya, Avrupa ve ABD de dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesinden, bu alerjik yanıtın birincil nedeninin 10 gün veya daha fazla kaşınabilen kene ısırıkları olduğuna dair kanıtlar vardır.

A-gal sendromunun teşhisi karmaşıktır ve sığır eti, domuz eti ve kuzu için spesifik IgE varlığı ve tavuk, hindi ve balık için IgE testinin negative olması ile desteklenen kırmızı et yedikten sonra gecikmiş tipte alerji veya anafilaksinin ayrıntılı bir geçmişi ile konur. Deri prick testleri genellikle negatiftir, ancak intradermal test pozitif olabilir.

IgE’nin a-gal testi, bazı akademik merkezlerde yapılabilir. Bu durumun yönetimi, hem kırmızı etin sindiriminden hem de kene ısırıklarından kaçınmaya dayalı detaylı eğitimden oluşur. Çünkü kene ısırıklarına daha fazla maruz kalmazsa bu alerji zamanla azalabilir.

3.Besine bağlı, egzersizle tetiklenen alerjik şok gelişen besin alerjisi

Üçüncü tip IgE aracılı besin reaksiyonları, besine bağlı, egzersizle tetiklenen anafilaksidir. Sadece besin alerjeni sindirilmesi ve kısa bir süre içinde egzersiz, genellikle koşu gibi kuvvetli egzersiz, ancak tempolu yürüyüş semptomları tetikleyebilir. Bu besine IgE gösterilebilir olmalıdır. Son zamanlarda, bazı durumlarda egzersizin, saldırıları tetikleyen tek faktör olmadığı gösterilmiştir. Bazı hastalarda, yüksek alkol veya asetilsalisilik asit alımı gibi diğer büyütme faktörleri ile birlikte önemli miktarda suçlu yiyeceklerin sindirilmesi, istirahatte IgE aracılı semptomlara neden olabilir. Bu nedenle, besine bağlı, egzersizle tetiklenen anafilaksi, semptomların artırıcı faktörlerin varlığında geliştiği bir besin alerjisi türü olarak daha doğru bir şekilde karakterize edilir, ancak egzersiz her durumda birincil faktördür. Böylece tanı ve tedavi daha karmaşık hale gelir.

Tüm bu reaksiyonlar ayrıca anafilaksiye neden oldukları için hayatı tehdit edici olabilir. Tüm bu hastaların bir alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve SIE kullanımı da dahil olmak üzere kazara maruziyetlerin önlenmesi ve tedavisi konusunda iyi eğitilmesi gerekir. 

4.Oral alerji sendromu

Dördüncü durum, PFAS olarak da adlandırılan oral alerji sendromudur. Oral alerji sendromu aeroalerjenler ve besin arasındaki çapraz reaktiviteden kaynaklanır. Bu tip alerjiye FA tip 2 de denir ve sıklıkla taze meyve veya sebze yedikten sonra orofaringeal bölgeyle sınırlı kaşıntı ve nadiren hafif şişlik semptomları olarak kendini gösterir. Sendromun, huş ağacı poleni (Bet v1) gibi polen alerjenlerine duyarlılık ile başladığına inanılmaktadır. Bet v1 (profilin), huş poleninde bol miktarda bulunan, ısıyla kararsız bir proteindir. Aktin filamentlerinin gerekli yönde seçici polimerizasyonunda önemli bir rol oynar. Başarılı polen oluşumu ve çoğu bitki tarafından paylaşılan dispersiyon için önemli bir elementtir. Bu alerjen, elma, armut ve şeftali gibi çoklu meyvelerde bulunan alerjenlerle çapraz reaksiyona girer. Oral alerji sendromunun bir başka örneği kerevizle çapraz reaksiyon gösteren pelin polenidir. Bu proteinler mide enzimlerine duyarlıdır ve bireyi sistemik semptomlardan korur. Benzer şekilde, bu proteinler ısıya duyarlıdır. Bu nedenle, hastalar pişmiş meyveleri veya sebzeleri hiçbir semptom olmadan sindirmeyi tolere edebilir.

Bir ankette, oral alerji sendromu erişkinlerde en yaygın yeni başlangıçlı besin alerjisi olarak rapor edilmiştir. Sağlıkla ilgili yaşam kalitesinde belirgin düşüş ile ilişkilidir. Moleküler düzeyde, oral alerji sendromuna neden olan en yaygın alerjenler PR10 proteinleri ve profilinlerdir. PR10, Rosaceae familyasına ait şeftali, elma, armut ve kiraz gibi türlerde bulunur. Nadiren de olsa, elma ve şeftali gibi taze meyvelere alerji, yaşamı tehdit edici olabilir ve anafilaksiye neden olabilir. Bu, çapraz reaktif protein ısıya ve enzimlere stabil olan bir lipit transfer proteini olduğunda ortaya çıkar. Lipit transfer proteinine alerji en çok Avrupa, Akdeniz bölgesinde bildirilmiştir. Oral alerji sendromu teşhisi tipik klinik sunumla konur ve meyve veya sebzelere taze besin prick testi ve çapraz reaktif polene karşı duyarlılık kanıtı ile doğrulanabilir.

Eozinofili ile birlikte olan mide bağırsak problemleri

Eozinofili ile birlikte olan gastrointestinal bozukluklar IgE aracılı ve non IgE aracılı mekanizmalara ortaya çıkabilmektedir. Bu tür sorunlar mide ve bağırsak sisteminde sınırlıdır. Mide bağırsak yolu mukozal biyopsilerinde artan eozinofiller ile karakterizedir. 

Eozinofilik özofajit denilen durum yemek borusunun eozinofil denilen kan hücreleri ile iltihaplanması olarak düşünebilirsiniz. Eozinofili ile birlikte olan mide bağırsak problemleri, tip 2 yardımcı T hücresi iltihabı ile ortaya çıkan besinlere karşı enflamatuar bir yanıta dayandığını ve hem IgE aracılı hem de IgE aracılı olmayan bileşenleri içerdiğini düşündürmektedir. Bununla birlikte, kesin patofizyoloji hala bilinmemektedir. EoE hastaları genellikle uzun süredir devam eden ilerleyici disfajiden şikayetçidir ve besin impaksiyonundan muzdarip olabilir.

Yemek borusunun eozinofilllerin iltihap yapması ile kendini gösteren eozinofilik özofajit tanısı için güncel öneriler arasında proton pompası inhibitörü tedavisine cevap vermeyen yemek borusu bozukluğu belirtileri ve yemek borusu biyopsilerinde artan eozinofil kanıtları bulunmaktadır. Eozinofilik özofajit hastalarının büyük çoğunluğunda alerjik rinit, astım,  IgE aracılı besin alerjileri gibi başka atopik hastalıklar vardır. Yetişkinlerde eozinofilik özofajit ile ilişkili en yaygın besin süt ve ardından buğday ve yumurtadır. Tedavi, tetikleyici besinlerin tanımlanmasına dayanır. Bu genellikle, hastanın şüphelendiği en yaygın besin ve besinlerin ortadan kaldırılmasından sonra tekrarlanan endoskopileri ve biyopsileri ve ardından besinlerin yeniden tanıtılmasını gerektirir. Endoskopiler ve biyopsiler gereklidir, çünkü semptomlar her zaman patoloji ile ilişkili değildir. Çoğu durumda, hastalar ayrıca budesonid veya flutikazon gibi oral olarak alınan topikal steroidlerle tedavi edilir. Biyoloji ile çalışmalar devam etmektedir.

Diğer Besin Alerjisi Reaksiyonları

Ayrıca Non-IgE’ye mekanizma ile gelişen besin proteinine bağlı enterokolit sendromu ve IgE’ye bağlı olmayan ve immünolojik olmayan besin intoleransına bağlı besin reaksiyonları da görülebilmektedir.

Sonuç olarak

-Yetişkinlerde besin alerjilerinden IgE ye bağlı olanı 4 farklı grupta değerlendirilebilir.

-Yetişkinlerde aha nadir görülen farklı grup besin alerjileri de vardır.