Metal alerjisi bağışıklık sisteminin metal gibi kimyasal maddelere vermiş olduğu geç tip alerjik reaksiyondur.  20. yüzyılda, sanayileşme ve modern yaşam,  metallere karşı aşırı bir cilt hassasiyetine ve dolayısıyla metal alerjisinde artışa yol açmıştır. Nikel, kobalt ve krom üzerinde genel bir odaklanma vardır, çünkü bu metaller en yaygın olanıdır. Çevremizde nikel, kobalt ve krom gibi metaller her yerde bulunur.

Yüzyılın ilk yarısında, metal ve kaplama endüstrisinde çalışan kişiler arasında nikel alerjisi ve kontakt dermatit daha fazla görülmeye başlamıştır. Bugün metal alerjisi denildiğinde en sık karşımıza çıkan nikel alerjisi, çoğunlukla nikel içeren tüketici ürünlerine maruz kalma ile açıklanmaktadır.

Metal alerjisi genel popülasyonda yüksek olduğu kadınların %17’sinde erkeklerin %3’ünde nikel alerjisi olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca %1-3 arasında da kobalt ve krom alerjisi görülebilir. Titanyum gibi yeni metallere de alerjilerin olduğu yakın dönmede gösterilmiştir. Dermatit şikâyeti olan hastalarda bu oran daha yüksek görülmektedir.

En Sık Görülen Metal Alerjileri Nelerdir?

Günümüzde sanayileşme ile birlikte modern hayatta her geçen gün artış gösteren metal eşyalar ve kimyasal maddeler yeni alerjik reaksiyonların gelişmesine yol açmaktadır.

Nikel, kobalt ve krom en yaygın kullanılan metaller oldukları için üzerinde en çok durulan metallerdir.

Son yıllarda daha fazla kullanılmaya başlanan titanyum ile ilgili alerjik şikayetler yayınlanmaya başlanmıştır. Özellikle implantlarda titanyum kullanılması ile birlikte titanyum alerjilerinin artacağı görülmektedir.

Titanyum

Titanyum alerjisi, genelde pek iyi bilinmemekle birlikte, tüm hastaların yaklaşık %4’ünün alerjik olacağını bildirmiştir. Titanyum alerjisi olan kişilerde semptomlar çok farklı ve değişken olabilir. Bunlar basit deri döküntülerinden kontakt dermatite veya kas ağrısından kronik yorgunluğa kadar değişebilir.

İmplantlardaki titanyuma (Ti) maruz kalma ve kişisel bakım ürünlerinden nanopartikül (NP) olarak kullanılan titanyuma maruz kalma en sık titanyum alerjisi nedenleridir.

Titanyum dioksit (TiO 2), bazı insanlarda alerjileri tetiklemesine rağmen, toksik olmadığı için tüketici ürünlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kağıt ve boya parlak ve beyaz hale getirdiği için “inci ajan” olarak bilinir. Titanyum dioksit gıda maddeleri, haplar ve kozmetik ürünlerinin içeriğinde olabilir.

Ortopedik Ve Cerrahi İmplantlar

Diş Hekimliği: Diş implantlarında ve kompozitlerdeki renkli pigment olarak.

Güneş koruyucu maddeler: İnce titanyum dioksit, güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınları engeller.

Şekerlemeler: Şekerin daha parlak görünmesini sağlar ve örneğin çikletlerde bulunabilir.

Kozmetik: Makyaj rengini aydınlatmak ve yoğunlaştırmak için kullanılır. Göz farı, allık, oje, losyonlar, ruj ve tozlarda düzenli olarak bulunur.

Diş macunu: Diş Macununu daha beyaz hale getirmek için bir pigment maddesi olarak kullanılır.

Boya: TiO 2, kaplamaların dayanıklılığını geliştirir ve beyaz renk verir.

Plastik taşıyıcı torbalar: Dayanıklılığı artırır ve beyaz renk verir.

Tıbbi haplar ve vitamin takviyeleri de beyaz kaplamayı titanyum dioksitten alabilir.

Piercing ve Mücevherat: Saatler ve vücuda delici her türlü ürünün içinde bulunabilir.

Birçok insanın titanyuma maruz kalmasının ağırlıklı olarak diş ve tıbbi implantlardan, kişisel bakım ürünlerinden ve gıdalardan geldiğine görülmektedir. Ti, diğer metallere kıyasla oldukça biyolojik olarak uyumlu olduğu düşünülmesine rağmen, özellikle diş implantlarında yer alan titanyum muhtemelen belirli koşullar altında biyolojik sıvılar ve dokuların içinde serbest kalabilir.

Çalışmaların birçoğunda titanyum saf Ti, alaşım veya Ti oksit gibi nanopartikül şeklinde cilt bariyerine nüfuz etmemektedir. Bununla birlikte, ağız mukozasında Ti penetrasyonunun belirtileri görülmüştür.

Tip IV aşırı duyarlılığın saptanması için mevcut Ti preparatları ile yama testinin hali hazırda Ti için yetersizdir. Lenfosit uyarımı testleri de dahil olmak üzere kontakt alerjisi tespiti için birkaç başka yöntem önerilmiş olmasına rağmen, henüz genel kabul görmemiştir ve Ti alerjisi tanısı öncelikle klinik değerlendirmeye dayanmaktadır.

Ti alerjisi tanısı öncelikle klinik değerlendirmeye dayanmaktadır. Klinik alerji ve advers olaylarla ilgili raporlar nadiren yayınlanmaktadır. Bunun, nedeni bu metale olası reaksiyonların farkında olunmaması nedeniyle olup, saptama yöntemlerinde zorluklar veya metal aslında nispeten güvenli olduğu düşünülmesinden kaynaklanmaktadır.

Metal Alerjisini Hangi Durumlara Yol Açar?

Metal alerjileri alerjenin temas ettiği yerde kontakt dermatit olarak görülebileceği gibi yaygın sistemik alerjik kontakt dermatite olarak da görülebilir. Metal alerjilerinde görülen en önemli sorun ortopedik, diş veya kalp damar hastalıklarında kullanılan implant ve stenlerin reddine yol açıp implant başarısızlığı yol açmasıdır.

Metal alerjisine bağlı mplantların yol açtığı alerjik dermatit ve hastalıklar

Günümüzde yoğun olarak kullanılan metal implantlar ile ilgili olarak halen, metal salınımı, metal alerjisi ve metal cihazlarda oluşan cihaz arızası arasındaki ilişki ile ilgili çok az şey biliniyor.

Vücut içinde kullanılan implantlar vücut sıvılarıyla temas ettiklerinde bu metallerin çoğu paslanır ve ortama salınan metal iyonları vücuttaki proteinlere bağlanabilir ve T hücrelerini aktive edebilir. Bu şekilde bağışıklık sistemi üzerinde geç tip alerjik reaksiyonların ortaya çıkmasına yol açar.

Geç tip oluşan bu alerjik reaksiyonlar bazen kendilerini implantların üstündeki deride alerjik kontak dermatit şeklinde gösterebilir veya takılan implantın başarısız olmasına yol açabilir.

Kalp hastalıklarında kullanılan İntrakoroner stentlerin çoğunluğu, nikel, krom ve molibden içeren paslanmaz çelikten yapılır. Bazı çalışmalarda koroner stent içi restenoz, nikel alerjisi ile ilişkili olduğunu göstermiştir özellikle tekrarlayan restenozlarda nikel alerjisin damarda tıkanıklığı yol açan bir faktör olabileceği gösterilmiştir

Altın alerjisi, altın kaplama stentleri olan hastalarda restenoz ile de ilişkilendirilmiştir ve bu nedenle altın kullanımı büyük oranda terk edilmiştir.

Ortopedinin kullanmış olduğu protezler tipik olarak kobalt-krom-molibden içeren malzemeler kullanılarak gerçekleştirilir. Son yıllarda hızla artış gösteren metal alerjisi ile implant başarısızlığı arasında muhtemel bir ilişki olduğunu gösteren çalışmalar bu konuda endişelerin artmasına yol açmaktadır. Kalça artroplastisi hastalarında metal alerjisi üzerine yapılan yayınlarda metal alerjisi prevalansının başarısız veya kötü çalışan implantlar bulunan hastalar arasında %60 civarında olduğunu göstermektedir.

Alerjik reaksiyonların esas olarak kobalt, krom, nikel ve molibdene karşı olduğu gözlenmiştir. Alerjik reaksiyona bağlı olan implant fonksiyon bozukluğu gibi komplikasyonlar dışında bazen sayısı azda olsa aseptik lenfositik vaskülitik lezyonlarına veya psödotümörler gibi ciddi klinik reaksiyonları yol açtığı gösterilmiştir. Bu gibi durumlarda, implantlar titanyum esaslı endoprotezlerle değiştirilebilir. Bununla birlikte titanyum implantlarının yerleştirilmesinden sonra aşırı duyarlılık reaksiyonları da tarif edilmiştir, ancak titanyum alerjisi son derece nadir olarak görülmektedir.

Genel olarak, titanyum maddesinin alerji riski diğer metal malzemelerinkinden daha düşüktür. Bununla birlikte, implant öncesi hastalara, metallere karşı aşırı duyarlılık reaksiyonları öyküsü sorulması ve bu reaksiyonları yaşamış hastalara yama testi yapılması önerilmelidir.

Metal Alerjisinin Tanısı Nasıl Yapılır ?

Metal hassasiyet yanıtlarını klinik olarak belirlemek mümkün müdür?

Metal alerjisi için tanısı için kullanılan onaylanmış yöntemler cilt testi (yama testi) ve lenfosit transformasyon testi (LTT) içeren vitro kan testlerdir.

Yama testi (patch test) için kullanılan ticari kitler çeşitli yaygın metaller için var olmakla birlikte ortopedik implantların bağışıklık yanıtlarını oluşturmakta sorunları olduğu için teşhis için deri testi uygulanabilirliği ile ilgili sorular bulunmaktadır.

Metal alerjisi için en önemli testlerden biri kandan bakılan lenfosit transformasyon testidir. Bu testle hastanın duyarlı olduğu kimyasal maddeler kandaki bağışıklık sistemi hücreleri ile temas ettikten sonra lenfositlerde ortaya çıkan değişimin ölçülmesine dayanır. Kanda yapılan bu testler de yama testlerini doğrulamak amaçlı olarak kullanılabilir.

Kandan uygulan diğer testler lenfosit migration inhibisyon testi ve LTT yeni geliştirilen formu olan  lenfosit immunostimulation assay (MELISA®) kullanılabilir. Tüm bunların dışında flow sitometrik ölçümler kullanılabilir. Fakat tüm bunlara rağmen alerjik kontakt dermatitin tanısını koymak için tek bir test yoktur.

Bu testlerin alerji uzmanları tarafından yapılması ve gerekirse şüpheli durumlarda kan testleri ile doğrulanması uygun olur.

Metal Alerjisinin Tedavisi Nasıl Yapılır?

Metal alerjileri birçok farklı klinik ile karşımıza çıkabilir. Özellikle dermatit şikayetleri olan hastalarda metal alerjisi araştırılması önemlidir. Metal alerjileri özellikle protez ve implantların başarısızlığına yol açabildiği için bu tür işlemlerden önce şikayetleri olan hastaların tanısın konulması uygun olur protez ve implantların alerjik olmayan maddelerden seçilmesi gereklidir.

Metal alerjilerine yol açan alerjenler ve reaksiyonlar kişiden kişiye çok farklı olabileceğinden, metal aşırı duyarlılığın tedavisi hastanın temas ettiği alerjenlere göre kişisel olarak yapılmalıdır.

Metal alerjilerinde temel tedavi şekli cilt aşırı duyarlılığına yol açan maddenin kullanılmamasıyla çözülebilir. Metal alerjisinde oluşan reaksiyonda dermatit ön plandaysa lokal inflamasyonu azaltmak için kortikosteroid kremler ve merhemler de önerebilir. Ayrıca alerjik reaksiyonu azaltmak için oral antihistaminikler reçete edebilir.

Metal alerjisinde reaksiyonlar daha fazlaysa oral kortikosteroidler de kullanılabilir, ancak uzun süre kullanılması yan etkilere neden olabilirler.

Sistemik reaksiyonların tedavi edilmesi daha zor olabilir. Çünkü genellikle implantlardan kaynaklanmaktadır. İmplantın çıkarılması, bazen metal olmayan başka bir implant kullanılması gerekebilir. Bununla birlikte, alerjiye suni diz ya da kalçada uygulanan protez neden oluyorsa değiştirme zorluğu var olmasına rağmen nadiren metal olmayan bir seçenekle değiştirilir. Bu durumlar için, tedavi genellikle alerjik reaksiyonu azaltmak için topikal ve oral ilaçlar verilebilir. Sistemik şikayetleri olan hastalarda reaksiyonlar durdurulamıyorsa çıkarmak kesin gereklidir.

Nikele bağlı olarak sistemik nikel alerjisi varsa nikel ile duyarsızlaştırma tedavileri yapılmaktadır. Bu tedavi ile başarılı sonuçlar alınmasına rağmen tam bir prosedür oluşturulamamıştır.

Sistemik metal alerjilerinin tedavisinin zor olması nedeniyle, doktorlar bazen bir implant seçilmeden önce bir aşırı duyarlılık testi yapılmasını önermektedir. Seçilecek implant veya protezin testler sonrasında kararlaştırılması hasta için son derece faydalıdır.

Sonuç Olarak

Metal alerjisi bağışıklık sisteminin metal gibi kimyasal maddelere vermiş olduğu geç tip alerjik reaksiyondur. 20. yüzyılda, sanayileşme ve modern yaşam,  metallere karşı aşırı bir cilt hassasiyetine ve dolayısıyla metal alerjisinde artışa yol açmıştır.

Bugün metal alerjisi denildiğinde en sık karşımıza çıkan nikel alerjisi, çoğunlukla nikel içeren tüketici ürünlerine maruz kalma ile açıklanmaktadır.

Metal alerjisi genel popülasyonda yüksek olduğu kadınların %17’ sinde erkeklerin %3’ünde  nikel alerjisi olduğu tahmin edilmektedir.

Titanyum alerjisi genelde pekiyi bilinmemekle birlikte, tüm hastaların yaklaşık %4’ünün titanyuma alerjik olacağını bildirmiştir.

Genel olarak, titanyum maddesinin alerjik riski diğer metal malzemelerinkinden daha düşüktür. Bununla birlikte, implant öncesi hastalara, metallere karşı aşırı duyarlılık reaksiyonları öyküsü sorulması ve bu reaksiyonları yaşamış hastalara yama testi yapılması önerilmelidir.

Metal alerjileri, alerjenin temas ettiği yerde kontakt dermatit olarak görülebileceği gibi yaygın sistemik alerjik kontakt dermatite olarak da görülebilir. Metal alerjilerinde görülen en önemli sorun ortopedik, diş veya kalp damar hastalıklarında kullanılan implant ve stenlerin reddine yol açıp implant başarısızlığı yol açmasıdır.

Metal alerjisi tanısı için kullanılan onaylanmış yöntemler cilt testi (yama testi) ve lenfosit transformasyon testi ( LTT ) içeren vitro kan testlerdir.

Metal alerjilerine yol açan metal saptandıktan sonra hastanın alerjik reaksiyona yol açan metalde uzaklaştırılması gereklidir. Bu yüzden metal alerjisi olan hastalarda protez ve implant öncesinde alerji uzmanları tarafından görülmesi ve testlerinin yapılıp alerjisi saptandıktan sonra en uygun protez veya implantın seçilmesi hasta için faydalı olacaktır.

Randevu ve Bilgi Formu