Kedi-köpek ve at alerjisi çok sayıda kişiyi olumsuz etkileyen önemli alerjen kaynaklarındandır. Gerek ev ortamında gerekse diğer sosyal ortamlarda, özellikle kapalı alanlarda, hayvan tüyü alerjenleri astım ve alerjik rinit gelişimi için büyük bir risk faktörü olarak kabul edilir. Bu yazımızda kedi, köpek ve at alerjilerinin detaylı teşhisinin tedavi ve korunma üzerindeki etkisine değindik.

Kedi-Köpek ve At Alerjisi Alerjenleri

Binicilik, gençler arasında en sevilen boş zaman aktivitesidir. Bu sebeple at alerjenleri de sadece atların olduğu yerle sınırlı kalmaz ve diğer alanlara da yayılım gösterir. Hayvan alerjenleri, çoğunlukla hayvanın tükürüğünde ve idrarında bulunur. Burada bulunan alerjenler hayvan kıllarına yapışır, tüy döker ve iç mekanda dağılırlar. Bu alerjenler insanların kıyafetlerine yapışarak pek çok alana dağılır. Alerjen ölçümleri ile ilgili yapılan çalışmalara göre hayvan alerjenleri, hastanelerde, sinemalarda, okullarda, toplu taşımalarda ve halka açık kapalı yerlerde bulunur.

Alerjik reaksiyon nasıl oluşur?

Hayvanlardan gelen alerjenler farklı temas ya da solunum yoluyla reaksiyona neden olabilir. Reaksiyona zemin hazırlayan durumlar şunlardır:

-Hayvanla doğrudan temasta bulunarak alerjeni soluma,

-Dolaylı temas yoluyla alerjene maruz kalma,

-Hayvan tarafından ısırılma,

-Çiğ veya orta pişmiş eti yeme.

Duyarlı olan kişilerin bu durumlara maruz kalması astım ve alerjik rinit gibi belirtiler yaşamalarına neden olur. Hayvan alerjenlerinin kolay taşınması her yerde bulunmalarına neden olur ve bu belirtileri yaşamak için hayvanla doğrudan temas etmek ya da yakın mesafede olmak gerekmez. Örnek vermek gerekirse; kedi alerjisi olan bir çocuk evinde kedi olmamasına rağmen aynı sınıfta olduğu arkadaşının kedisinin olması, çocukta, alerjik reaksiyona neden olabilir. Bir diğer önemli durum ise hayvan ısırığına bağlı olarak anafilaksi vakalarının olmasıdır. Kedi, köpek ve at ısırıklarına bağlı anafilaksi oldukça nadirdir ancak bazı kemirgenler tarafından ısırılmak alerjik şoku tetikleyebilir.

Alerjenik moleküller

Kedi-köpek ve at alerjisi için bu hayvanlarda bulunan bir dizi alerjen karakterize edilmiştir. Lipokalinler, en önemli alerjen kaynaklarından biridir. Bu protein, tükürük bezlerinde bulunur ve hayvan tüyüne yapışır. Kedi, köpek ve atın bilinen alerjenleri. Lipokalin ailesine ait proteinler mavi, serum albüminleri turuncu, latherinler yeşil, immünoglobulinler açık gri, sistatin açık turuncu, uteroglobin koyu kırmızı ve kallikrein koyu gri olarak gösterilmiştir.

Kedi-Köpek ve At Alerjisi Teşhis ve Tedavisi

Evde evcil hayvan varlığı veya düzenli evcil hayvan teması gibi klinik geçmişin dikkatli bir kaydı çok değerlidir. Kedi, köpek veya attan alınan özler kullanılarak yapılan deri prick testi veya alerjene özgü IgE testi teşhiste kullanılabilir.  Kedi, köpek ve at, serum albüminleri, bazı çapraz reaktif lipokalinler ve potansiyel olarak diğer çapraz reaktif moleküller gibi çapraz reaktif moleküller içerdiğinden, özellikle spesifik bir immünoterapi amaçlanıyorsa, birincil alerjenik kaynağı tanımlamak önemlidir. IgE çapraz reaktivitesinin her zaman klinik çapraz reaktivite anlamına gelmeyebileceğini kabul etmek önemlidir. Tüylü hayvanlara maruz kalma, farklı klinik sonuçları olan farklı duyarlılık modellerine yol açabilir. Bu bağlamda maruziyet dozu da önemlidir.

Deri prick testi (SPT)

Deri delme testinde kedi alerjenleri kullanılabilir. Ancak köpek alerjenleri için durum karışık olabilir. Çünkü testte kullanılan solüsyonlar büyük farklılık gösterebilir. Bu durum da teşhisin netliğini etkileyebilir.

IgE testi

Total IgE’nin bu bağlamda katma değeri yoktur. IgE testi, Fel d 1, kedi alerjisini tahmin etmede kedi tüyü özütüne IgE’ye kedi eşit derecede gösterir. IgE to Can f 1, köpek alerjisinin en önemli prognostik belirteci olduğunu ve köpek alerjeni özütüne IgE’ye üstün olduğunu göstermiştir.

Kedi-Köpek ve At Alerjisi Teşhisinde Moleküler Alerji Testi ve Teşhiste Önemi

Moleküler alerji testi, bileşene dayalı, yüzlerce alerjeni saptayabilen kapsamlı bir testtir. Bu sebeple tüylü hayvan alerjilerinde bu testinde kullanılması oldukça yaralı olacaktır. Klasik alerji testleri ile bazı alerjenleri saptamak zor olabilir. Moleküler alerji testi, alerjiye neden olan bileşeni tam olarak ortaya koyar ve standart alerjen testlerinde bulunmayan alerjenleri de belirler. Hayvan alerjilerinde çapraz reaksiyon da önemli bir durumdur. Moleküler alerji testi, çapraz reaksiyonu da dışlayarak alerjinizin gerçek bir alerji mi ya da başka bir alerjiden kaynaklanan bir çapraz reaksiyon mu olduğunu ortaya koyar.

Alerji Aşılarında Moleküler Alerji Testinin Önemi

Hayvan alerjilerinde, alerji aşılarının başarı oranı oldukça yüksektir ve kalıcı bir rahatlama sağlar. Alerji aşı tedavisi, kişiyi alerjene duyarsız hale getirmektedir. Alerjene duyarsızlaşan kişi, alerjenle karşılaştığında herhangi bir belirti vermez ve reaksiyon oluşmaz. Alerji aşıları uzun süreli tedavi yöntemleridir ve bileşene dayalı yapılır. Bu noktada moleküler alerji testi, bileşene dayalı olduğu için, büyük bir fayda sağlayacaktır. Aşıda kullanılacak bileşenin belirlenmesine yardımcı olan bu test aynı zamanda tedaviye yön verecek özelliklere sahiptir. Doğru tedavinin önünü açan moleküler alerji testi, etkili bir aşı olmanızı sağlar.

Randevu ve Bilgi Formu