Bebeklik döneminde bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara karşı en büyük savunma mekanizması anne sütüdür. Anne sütü, bebeğin sağlıklı büyüme ve gelişmesine, bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlamaktadır. Anne sütünün içeriğindeki antikorlar sayesinde de bebeğiniz mikroplardan ve hastalıklardan korunmaktadır. Ancak bu koruma belirli bir süre sonra ortadan kalkmaktadır. Bu durumda aşı karşıtlığına dikkat çekmek gerekir. Aşılanma söz konusu değilse, bebeğin bağışıklık sistemi hastalıklara karşı savunmasız kalacaktır. Boğmaca gibi bazı hastalıklar karşısında tamamen savunmasız olan bebekler için de bu hastalıklara yakalanma durumunda, hastalığın ölümcül olma riski de oldukça fazladır. 

Aşıların Önemi

Aşılar; ölü veya zayıflatılmış organizma içeren hastalıkların, enfeksiyonların tedavi korunmasında kullanılan oldukça etkili ürünlerdir. Geçmişten günümüze bulaşıcı ve salgın hastalıkların yayılmasını engellemiş ve insanların bu hastalıklara karşı bağışıklık kazanmasında etkili olmuştur. Hepatit A, Hepatit B, su çiçeği, menenjit, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, boğmaca, çocuk felci, difteri, grip gibi birçok hastalık aşılarla önlenebilmektedir.

Bununla birlikte dünya üzerinde aşılama tarihinin başlangıcıyla birlikte aşı karşıtlığı da ortaya çıkmıştır. Aşı karşıtlığına yönelik fikirler, herhangi bir bilimsel dayanağı olmadığı halde internet ve sosyal medya etkisiyle yayılma imkanı bulmuş ve insanların tereddütte kalmasına neden olmuştur. Risk grubunda yer almadığı düşüncesinde olanlar, aşı içeriğindeki maddeler nedeniyle karşıt grupta olanlar gibi farklı bölünmeler ortaya çıkmıştır.

Aşılamanın sağlamış olduğu etki sayesinde hastalıkların görülme sıklığında düşüş yaşanmıştır. Bu durum da ailelerde bulaşıcı hastalık riskinin ortadan kalktığı ve aşılamaya gerek olmadığı yönünde kanıya varmalarına neden olmaktadır. Ancak bu hastalıklara yakalanma durumunda hastalıkların sakat bırakıcı ya da ölüme neden olabilen yanlarının olduğu unutulmamalıdır.

Diğer bir karşıtlık nedeni olarak aşıların içeriğindeki maddelerin yarar sağlamadığı, aksine insan vücudu için zararlı olan maddeler içerdiği yönündedir. Bunlar arasında tiomersal ve alüminyum gibi maddeler yer almaktadır. Örneğin aşının etkinliğini artırmak için kullanılan alüminyum tuzları çok uzun zamandır aşı içeriğinde yer almaktadır ve kanıtlanmış ağır yan etkiler mevcut değildir. Ayrıca günlük hayatımızda, farkında olmadan besinler ya da su yoluyla vücuda alınmaktadır.

İlaçta koruyucu madde olarak kullanılan tiomersal maddesi ise çoğu aşıdan kaldırılmış olup tek dozlu aşılarda yer almamaktadır. Çoklu doz aşılarda bulunan miktarı ise kolayca vücuttan atılabilmektedir.

Sonuç olarak; aşılar geçmişten günümüze kadar birçok salgın ve bulaşıcı hastalık riskinin azalmasına hatta ortadan kalkmasına katkıda bulunmuş ve insanların bağışıklık kazanmasını sağlamıştır. Ölümcül olan birçok hastalığın aşılamayla önüne geçilmiştir. Bu alandaki çalışmaların devam etmesi ve sürdürülebilir olması toplum açısından fayda sağlamaktadır.

Randevu ve Bilgi Formu