Kefir diğer fermente süt ürünleri olan yoğurt ve peynir kadar sık tüketilmemekle birlikte 100 yılı aşkın süredir sağlığa olan yararları nedeniyle özellikle Kafkas dağlarındaki yerel halk tarafından tüketilmektedir. Hafif yoğun yapıda ve ekşimsi tadı olan bir içecektir. Geleneksel olarak inek sütünden yapılmakla birlikte keçi, koyun ve soya sütünden de yapılabilir. Kefirin oluşması için fermantasyon sırasında kefir taneciklerine ihtiyaç vardır. Bu tanecikler protein ve polisakkarid (şeker) yapıdadır ve kefirin fermantasyonu için gerekli bakteri ve mantar türleri içerirler. Geleneksel olarak fermente olmamış sütün koyun veya keçi derisinden yapılmış kesenin içindeki fermantasyonu sırasında elde edilen tanecikleri kullanılır. Endüstriyel üretiminde aynı kefiri elde edebilmek için tanecikleri yerine kefir veya kefir taneciklerinden izole edilen mikroplar fermantasyon için kullanılır.
Kefiran ise kefir taneciklerinin büyük bir kısmını oluşturan şeker yapıda bir maddedir. Aynı zamanda kefirin içinde de çözünerek akışkan yapıyı sağlar.
Kefirin Bakteri İçeriği Nasıldır?
100 yıldan fazla süre önce taze sütün ortam ısısında mayalanmasıyla oluşan kefir tanecikleri ile üretimi başladı. Bu süre içerisinde kefir taneciklerindeki mikrop yapısı da değişti, yeni bakteriler eklendi bazıları azaldı ve maya yapısında da değişiklikler oldu.
Tanecikler ile fermente sütün (kefirin) bakteri yapısı arasında farklılıklar vardır.
Her ikisinde de acetobacter, lactobacillus, lactococcus, leuconostoc bulunurken kefir taneciklerinde baskın tür Lactobacillus, fermente sütte ise (kefir) Lactocococus’dur.
Kefirin Maya İçeriği Nasıldır?
Kefirde bulunan geniş ve çeşitli bakterilere ek olarak bakterilerle yararlı şekilde çalışan mantar (maya) popülasyonu da bulunmaktadır. Kefir taneciği ve kefir süründe başlıca Saccaromyces, Kluyveromyces ve Candida’dır. Tanecikleri içindeki bakteri popülasyonunun tersine maya içeriği tanecikler arası değişkenlik gösterir.
Anti-alerjik Etkileri
Alerjik hastalıklar özellikle besin alerjisi ve astım son yıllarda giderek artmaktadır. Çalışmalar bağırsak mikrobiyota içeriğinin bu hastalıklarla ilişkili olabileceğini göstermiştir.
Bağırsaklarında Bifidobacteriım ve Lactobacillus türleri içeren bebeklerde daha az alerjik hastalık olduğunu göstermiştir. Hayvan çalışmalarında bu etkiyi yaptığı gösterilmiştir.
Besin alerjisinin ortaya çıkmasına sebep olan vücudun bağışıklığının alerjik şikayetler ortaya çıkaracak şekilde çalışmasıdır. Çalışmalarda laktik asit olamayan bakteri (Acetobacter) bu yanıtın azaldığı gösterilmiştir. İçeriği bu bakteri açısından zengindir.
Astımlı farelerde yapılan çalışmalarda ağızdan kefir uygulanmasıyla bronşlardaki hassasiyetin iyileştiği görülmüştür. Aynı zamanda farelerin akciğer sıvılarında alerjik hastalıklar sırasında artan moleküllerin azaldığı görülmüştür.
Başka bir çalışmada kefirden izole edilen Lactobacil’lerin uygulanmasıyla bu farelerde görülen alerjik yanıtın azaldığı ve alerjik yakınmaları azaltan hücrelerin arttığı görülmüştür.
Alerjik hastalığı olan bireylerde bağışıklık yanıtı sağlıklı kişilerde sorun yaratmayan (ev tozu, polen) maddelere aşırı yanıt vermekle oluşur. Kefirin bağışıklık sistemindeki bu dengesizliği düzenleyici hücreleri arttırarak daha dengeli hale getirdiğine dair kanıtlar vardır.
Önemli Bilgi:
Çocuk Alerji Uzmanları (yeni adıyla Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı) doğumdan 18 yaşına kadar görülen astım ve alerjik hastalıklar konusunda özel eğitim alarak Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı diploması alan ve aynı zamanda da Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı olan doktorlardır.