Deri hastalıkları insanların en sık karşılaştığı sağlık sorunları arasındadır. Ortaya çıkardığı sağlık problemlerinin haricinde, tehlikeli boyutlarda klinik durumlara sebebiyet verebilen deri problemleri hayat kalitesini olumsuz seyirde etkileyebilmektedir. Deri üzerinde görülebilen klinik belirtiler spesifik deri hastalıklarının habercisi olabilir. Bu sebeple cilt üzerinde gözlemlenen semptomların bir uzman tarafından değerlendirilmesi ve uygun teşhisin konulması tedavi öyküsünün başarıya ulaşması açısından önem taşır. Gündelik hayatta sıklıkla karşılaşılan deri hastalıklarından bir tanesi olarak tanımlanan, diğer bir adı roza hastalığı olan gül hastalığı; cilt üzerinde sivilce benzeri kabartılar, iltihaplı kızarıklıklar ve vücutta her yerde çıkabilse de özellikle burun ve yüz çevresinde görünür olan bir hastalıktır.
Gül Hastalığı Nedir?
Kişinin yüzünde kan damarlarının görünmesine ve kızarıklığın oluşmasına sebep olan ender bir deri hastalığıdır. Gül hastalığı bazı durumlarda içi irin dolu küçük, kırmızı şişliklere de neden olabilir. Bu semptomlar haftalar bazen aylar boyu tekrarlanarak çoğalabilir ve daha sonrasında kısa bir zaman aralığı için ortadan kaybolabilirler.
Gül Hastalığı Kimlerde Görülür?
Gül hastalığı toplumdaki tüm yaş grubundan her iki cinsiyeti de etkileyebilir. Fakat en fazla orta yaşlı, açık tenli kadınlarda görüldüğü tespit edilmiştir. Gül hastalığının net bir tedavisi bulunmamaktadır fakat uygulanan tedaviler sayesinde semptomlar kontrol altına alınıp hafifletilebilir.
Gül Hastalığı Neden Oluşur?
Gül hastalığının sebepleri net bir şekilde bilinmese dahi bazı etkenler hastalığın görünür olmasında belirleyici noktada bulunur. Deri akarları, mantar hastalıkları, deri altındaki dokuların hasar görmesi ve psikolojik sorunlar bu etkenlerin bir kısmıdır. Bunların yanı sıra; kozmetik ürünler, baharatlı gıdalar, fiziksel aktivite, aşırı sıcak, toz akarları, kaygı ve alkol tüketimi gibi faktörler de gül hastalığının meydana gelmesinde etkili olabilmektedir.
Gül Hastalığında Hangi Reaksiyonlar Görülür?
İlk başlarda yineleyen kızarıklık ve yanmalarla kendini gösterse de devam eden süreçte bu kızarıklıklar yerleşir ve yüzdeki ince kılcal damarları da görülür hale getirir. Bununla birlikte deri yüzeyi hassaslaşarak kurur. Bu aşamada durmadığı takdirde kırmızı sivilcemsi döküntüler de çıkmaya başlar. Ancak çok sık rastlanmasa da gözde yanma ve sulanmaya da sebebiyet verdiği biliniyor. Gül hastalığı semptomları bireyden bireye farklılık gösterebilir. Gül hastalığının tüm alt tipleri kendi aralarında değişiklik gösterebilir. Gül hastalığına ait tüm semptomların alt kategorileri şu şekilde özetlenebilir:
- Deride oluşan yanma hissi
- Ciltte kalıcı renk değişikliği
- Deride kalınlaşma
- Göz çevresinde kızarıklık ve tahriş
- Yüz bölgesinde sivilcelenme
- Yanak ve yüz bölgesinde belirgin damarlar
Gül Hastalığına İyi Gelen Besinler Hangileridir?
Kesin olmamakla birlikte probiyotik içeren, posa ve lif açısından zengin besinlerin faydalı olduğu kaydedilen bilgiler arasındadır. Bu besinlerden bazıları şöyle sıralanabilir:
- Kuşkonmaz
- Kepekli tahıllar
- Muz
- Soğan
- Çiğ sarımsak
Gül Hastalığının Tanısı Nasıl Konur?
Gül hastalığının tanısı için özel bir görüntüleme tetkikine ya da laboratuvara ihtiyaç yoktur. Uzman bir doktor tarafından yapılan fiziksel muayene sonucu tespiti yapılan klinik bulgular doğrultusunda tanı konulur. Görece daha koyu tenli hastalarda; hastalık tutulumu benzer klinik belirtilere sebep olan alerjik hastalıklar ve seboreik dermatitle karşılaşılabileceğinden dolayı ek tetkikler ve detaylı inceleme gerekebilmektedir.
Gül Hastalığının Tedavisi Nasıldır?
Gül hastalığı cilt yapısından kaynaklanan bir rahatsızlıktır ve gül hastalığından tamamen kurtulma imkânı yoktur. Gül hastalığı uzun yıllar devam etmektedir ve zaman geçtikçe semptomlarında azalma gözlemlenebilir. Gül hastalığı; deri bakımı, tetikleyici maddelerin tanımlanması, medikal tedavi sayesinde birçok hastada alevlenmeler ve semptomlar kontrol altına alınabilmektedir.