Deri altı alerji aşısı, alerjik hastalıkların tedavisinde kullanılan bir immünoterapi yöntemi olup, vücudu belirli alerjenlere karşı toleranslı hale getirmeyi amaçlar. Bu tedavi yöntemi, alerjik rinit, astım ve bazı böcek alerjileri gibi durumların uzun vadede kontrol altına alınmasını sağlayabilir. Aşılar, belirli bir alerjene karşı bağışıklık sisteminin verdiği aşırı tepkiyi azaltır veya ortadan kaldırır. Deri altı alerji aşısı, uzman bir doktorun gözetiminde, düzenli olarak uygulanan ve zaman içinde vücudun alerjene karşı duyarsızlaşmasını sağlayan bir tedavi protokolüdür.
Deri Altı Alerji Aşısı Nedir?
Deri altı alerji aşısı, subkutan immünoterapi (SCIT) olarak bilinir ve alerjenlerin çok düşük dozlarda deri altına enjekte edilmesiyle uygulanır. Bu yöntem, bağışıklık sisteminin alerjenlere karşı tepkisini zamanla değiştirir ve hastalığın semptomlarını hafifletir. Tedavi genellikle bir uzman alerji doktoru tarafından planlanır ve uygulanır.
Alerjenler genellikle polen, toz akarı, küf mantarları, hayvan tüyü veya böcek zehiri gibi maddelerdir. Deri altı alerji aşısı, kişinin duyarlı olduğu spesifik alerjenlere göre özelleştirilir.
Deri Altı Alerji Aşısı Hangi Durumlarda Kullanılır?
Deri altı alerji aşısı, aşağıdaki durumlarda tercih edilebilir:
1. Alerjik Rinit (Saman Nezlesi)
- Polen, toz akarı, hayvan tüyü veya küf mantarlarına bağlı burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı gibi semptomların kontrol altına alınması için kullanılır.
2. Alerjik Astım
- Astım semptomlarını tetikleyen alerjenlerin duyarsızlaştırılması amaçlanır.
3. Böcek Alerjileri
- Arı veya eşekarısı sokmasına bağlı ciddi alerjik reaksiyonların (anafilaksi) önlenmesi için uygulanır.
4. Bazı Gıda Alerjileri (Nadir)
- Sadece belirli vakalarda ve uzman kontrolünde uygulanabilir.
5. Hayvan Alerjileri
- Evcil hayvan tüyü, deri döküntüleri veya salyalarına karşı alerjik reaksiyon gösteren kişilerde uygulanabilir.
Deri Altı Alerji Aşısı Nasıl Uygulanır?
Deri altı alerji aşısı, belirli bir tedavi protokolü ve zaman planı doğrultusunda uygulanır. Bu tedavi süreci genellikle iki aşamadan oluşur: Başlangıç aşaması ve idame aşaması.
1. Başlangıç Aşaması
Bu aşamada, alerjenin dozu çok düşük seviyeden başlanır ve her enjeksiyonda doz yavaş yavaş artırılır. Amaç, bağışıklık sistemini alerjene karşı kademeli olarak alıştırmaktır.
- Sıklık: Haftada 1-2 kez.
- Süre: Genellikle 3-6 ay.
- Uygulama: Alerjen içeren serum, ince bir iğne yardımıyla kolun üst kısmındaki deri altına enjekte edilir. Enjeksiyon, genellikle ağrısızdır ve sadece hafif bir batma hissi oluşturur.
- Doz Artışı: Her enjeksiyonda alerjenin miktarı bir önceki doza göre hafifçe artırılır.
2. İdame Aşaması
Başlangıç aşamasında hedeflenen doz seviyesine ulaşıldıktan sonra idame aşamasına geçilir. Bu aşamada doz sabitlenir ve enjeksiyonların sıklığı azaltılır.
- Sıklık: 2-4 haftada bir.
- Süre: Genellikle 3-5 yıl. Bu süre hastanın durumuna ve tedaviye verdiği yanıta göre değişebilir.
- Amaç: Bağışıklık sisteminin alerjene karşı duyarsız hale gelmesini sağlamak ve semptomları kontrol altında tutmaktır.
Enjeksiyon Sonrası İzleme
Her enjeksiyondan sonra hastalar, olası bir alerjik reaksiyona karşı yaklaşık 30 dakika boyunca klinikte gözlem altında tutulur. Bu süre zarfında kaşıntı, kızarıklık, nefes darlığı veya anafilaksi gibi reaksiyonların oluşup oluşmadığı kontrol edilir.
Deri Altı Alerji Aşısı Kimlere Uygulanır?
Deri altı alerji aşıları, genellikle 5 yaş ve üzerindeki bireyler için uygundur. Ancak her hastanın durumu farklı olduğu için tedaviye uygunluğun bir alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekir. Aşılar aşağıdaki bireyler için uygun olabilir:
- Alerjik semptomları şiddetli olan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kişiler.
- Antihistaminikler veya diğer alerji ilaçlarıyla semptomları kontrol altına alınamayan hastalar.
- Alerjenlerden tamamen kaçınma imkanı olmayan bireyler.
- Böcek sokmalarına karşı ciddi reaksiyon geliştiren kişiler.
Deri Altı Alerji Aşısının Avantajları
- Uzun Süreli Fayda: Tedavi tamamlandıktan sonra semptomlar yıllarca hafifleyebilir veya tamamen ortadan kalkabilir.
- Semptomların Azalması: Alerjik rinit ve astım gibi durumlarda semptomların şiddetini azaltır.
- İlaç İhtiyacını Azaltır: Antihistaminik veya kortikosteroid gibi ilaçların kullanımını azaltabilir.
- Yaşam Kalitesini Artırır: Alerji nedeniyle oluşan günlük kısıtlamaları en aza indirir.
Deri Altı Alerji Aşısının Yan Etkileri
Tedavi genellikle güvenlidir, ancak bazı hafif ve nadir durumlarda yan etkiler görülebilir:
Lokal Yan Etkiler
- Enjeksiyon bölgesinde kızarıklık, şişlik veya kaşıntı.
- Bu etkiler genellikle hafif ve kısa sürelidir.
Sistemik Yan Etkiler
- Hafif semptomlar: Hapşırma, burun akıntısı, kaşıntı.
- Şiddetli semptomlar: Nefes darlığı, baş dönmesi veya anafilaksi (nadir).
Anafilaksi Riski
- Çok nadiren ciddi bir alerjik reaksiyon olan anafilaksi görülebilir. Bu nedenle enjeksiyonlar her zaman bir sağlık kuruluşunda yapılmalı ve hastalar 30 dakika boyunca gözlem altında tutulmalıdır.
Tedavi Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Alerji Testleri Yapılmalı: Tedaviye başlamadan önce alerji testleri ile hangi alerjenlerin soruna neden olduğu belirlenmelidir.
- Planlı ve Düzenli Olmalı: Tedavi, doktorun belirttiği zaman planına uygun olarak düzenli bir şekilde sürdürülmelidir.
- Tedavi Süreci Uzun Sürebilir: Deri altı alerji aşısı, hemen etkisini göstermez. Sonuçlar genellikle birkaç ay içinde görülmeye başlanır.
- Acil Durumlara Hazırlıklı Olun: Klinik ortamında enjeksiyon yapılması ve acil müdahale ekipmanlarının bulunması önemlidir.
Kimlere Deri Altı Alerji Aşısı Uygulanmaz?
Bazı durumlarda deri altı alerji aşıları önerilmez. Aşağıdaki durumlarda tedavi uygun olmayabilir:
- 5 yaşın altındaki çocuklar.
- Şiddetli astımı kontrol altına alınamayan hastalar.
- Bağışıklık sistemi hastalıkları olan bireyler (örneğin, otoimmün hastalıklar).
- Gebelik döneminde tedaviye başlanmaz (ancak hamilelikten önce başlanan tedavi devam edebilir).
Sonuç
Deri altı alerji aşısı, alerjik hastalıkların tedavisinde uzun vadeli etkili bir yöntemdir. Alerjenlere karşı bağışıklık sisteminin toleransını artırarak semptomların azalmasını ve yaşam kalitesinin artmasını sağlar. Ancak bu tedavi, düzenli takip ve doktor kontrolü gerektirir. Tedavi sürecine başlamadan önce uzman bir doktora başvurarak uygunluk değerlendirilmesi yapılmalıdır. Tedavi, sabır ve disiplin gerektirir, ancak sonuçlar genellikle oldukça başarılıdır.